Çocuk gibi davranmaktan vazgeç.
- Quit acting like a child.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
O, yankesicilik eyleminde yakalandı.
- He was caught in the act of pickpocketing.
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you believe global warming is the result of human actions?
Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
- I had to act quickly.
Yaptığınız şekilde hareket etmek için gerçekten sebebiniz varsa, o halde lütfen bana söyleyin.
- If you really have grounds for acting the way you did, then please tell me.
Tom deniz evinin yasa dışı eylemler için kullanıldığını bilmediğini iddia etti.
- Tom claimed that he didn't know his beach house was being used for illegal activities.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Derhal hareket etmen zorunludur.
- It is imperative for you to act at once.
Davranışlarımı açıklamak benim için zor.
- It's hard for me to explain my actions.
Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
- Her actions disturb me.
İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.
- Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free.
Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.
- According to Newton's Third Law of Motion Every action has an equal and opposite reaction.
Dan hasta numarası yapmadı bile.
- Dan didn't even act sick.
Onlardan biri bir aktör, birini öldürme numarası yapacak.
- One of them is an actor, who is going to pretend to murder someone.
Aslında ameliyatı kim yaptı?
- Who actually performed the surgery?
O gerçekten üzgün değil; o sadece rol yapıyor.
- He isn't really sad; he's only acting.
Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
- I am sure you will take an active role in your new position.
Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.
- Her acting is on the level of a professional.
Herkes onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyordu.
- Not everyone thought she was a great actress.
Filmde oynamak ister misin?
- Do you want to act in a movie?
Henüz bir ev yapmak için aslında karar vermedim.
- I haven't actually decided to build a house yet.
Aslında yapmak çok kolay.
- It's actually very easy to do.
Aktör perdenin arkasından çıktı.
- The actor came out from behind the curtain.
Bu oyunun üç perdesi vardır.
- This play has three acts.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Bu belge aslında Tom tarafından yazıldı.
- This document was actually written by Tom.
Favori yaz etkinliğin nedir?
- What's your favorite summer activity?
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Derhal hareket etmen zorunludur.
- It is imperative for you to act at once.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
O hayır işi yapmada aktiftir.
- He's active doing charity work.
Ve böylelikle bugünlük işleri bitirdik.
- And with that we finish the activities for today.
Leyla hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorunda kaldı.
- Layla had to act to save her life.
Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.
- Sami had to act to save his life.
Which act did you prefer? The soloist or the band?.
He's been acting Shakespearean leads since he was twelve.
This group acts on the circle, so it can't be left-orderable!.
He acted the angry parent, but was secretly amused.
I started acting at the age of eleven in my local theatre.
The pivotal moment in the play was in the first scene of the second act.
He was caught in the act.
Gravitational force acts on heavy bodies.
He acted unconcerned so the others wouldn't worry.
If you don't act soon, you will be in trouble.
... And I can't act. ...
... if we pass the entire package, the American Jobs Act, ...