that time

listen to the pronunciation of that time
الإنجليزية - التركية
O zaman

Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın! - If only you had told me the whole story at that time!

O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi. - At that time, Mexico was not yet independent of Spain.

this time
bu sefer

Jack bu sefer kesin başaracak. - Jack is bound to succeed this time.

Bu sefer Bob muhtemelen kazanacak. - This time Bob is likely to win.

this time
bu kez

Bu kez farklı olacak. - This time is going to be different.

Bu kez Tom'a yardım edip edemeyeceğimizi bilmiyorum. - I don't know if we can help Tom this time.

this time
bu defa

Bu defa hatalı olan benim gibi görünüyor. - This time, it looks like it is me who is wrong.

Tom bu defa tekrar bize yardım etmeye istekli. - Tom is willing to help us again this time.

then
o zaman

Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım. - It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then.

Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı. - I apologized, but even then she wouldn't speak to me.

then
(ondan) sonra
then
o durumda
then
daha sonra

Hırsız bana vurdu ve gözümü morarttı ve daha sonra kaçtı. - The thief hit me and gave me a black eye and then ran off.

Öyleyse daha sonra tekrar geleceğim. - Then I'll come again later.

then
o süre içinde
then
madem öyle
then
o zamanki
then
o zamanlar

O zamanlar yemek yemek için eve giderdim. - I used to go home to eat back then.

O zamanlar erkekler şapka takardı. - Men wore hats back then.

then
sonra

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü. - Dima slept with 25 men in one night and then killed them.

Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu. - But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.

then
öyleyse

Öyleyse onu görmediğine inanamam. - I cannot believe you did not see him then.

Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun. - If you want to become my friend, then also become the friend of my friend.

This time
be sefer
Your time
vaktiniz
our time
bizim zamanımız
that the time
O zaman
then
(zarf) o zaman, ondan sonra, o halde, öyleyse, zira, demek
then
derhal
then
o zaman vaki olan
then
ondan sonra
then
o halde

Bunu istemiyorlarsa, o halde ne istiyorlar? - If they don't want this, then what do they want?

Oraya gitmek istemiyorsanız, o halde biz de oraya gitmeyiz. - If you don't want to go there, then we won't go there.

then
(sıfat) o zamanki, o zamanlarki
then
demek

Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım. - Only then did I realize what he meant.

Neler oluyor biliyor musun? - Hayır. O zaman bütün bunlar ne demek oluyor? - Do you know what's going on? - No. What's it all about then?

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف that time في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

me time
Time to oneself; a period spent relaxing on one's own
that time.
then

It will be finished before then.

I know what time you told me to be there, but I couldn't get there then. - I know what time you said you would be there, but I wasn't able to be there at that time.

What were you doing then? - What were you doing at that time?

this time
On or near the same date

this time last year.

this time
on this occasion, on this opportunity
that time

    التركية النطق

    dhıt taym

    النطق

    /ᴛʜət ˈtīm/ /ðət ˈtaɪm/

    فيديوهات

    ... Party Room, which means that they were, like, going crazy, dancing the whole time, dressed ...
    ... I'm confident but in time ...
المفضلات