that place

listen to the pronunciation of that place
الإنجليزية - التركية
orası
there
oraya

Oraya gitmeye çok hevesli. - He is very eager to go there.

Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız! - Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!

there
orada

Yıllar önce orada bir kale vardı. - There was a castle here many years ago.

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything in there?

there
şurada

Şurada duran adam kim? - Who's that man standing over there?

Şurada gazete okuyan adam benim dayım. - The man reading a paper over there is my uncle.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

İnternette Tatar dilinde çok az site vardır. - There are few sites in the Tatar language on the Internet.

Duvarda bir saat var. - There is a clock on the wall.

there
İşte ...: There
this place
burası

Burası oldukça güzel. - This place is quite nice.

Burası o kadar kötü bir yer değil. - This place isn't so bad.

there
o konuda

Üzgünüm ama o konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. - I'm sorry, but there's nothing I can do about it.

O konuda hiç şüphe yok. - There's no mistaking about that.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
My Place
koyunum
there
oradaki

O, oradaki kuleyi işaret etti. - He pointed to the tower over there.

O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır. - He is older than the boy who is over there.

there
işte!

İşte hocamız geliyor. - There comes our teacher.

Her işte bir hayır vardır! - There is a silver lining to every dark cloud!

this place
buraya
this place
bura
this place
şurası
there
oralarda

Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var. - There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

there
{ü} gördün mü

Orada ne olduğunu gördün mü? - Did you see what happened out there?

Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü? - Answer me this. Did you see her there?

there
orayı

Hazine için orayı burayı kazdılar. - They dug here and there for treasure.

Lütfen bugün orayı ziyaret et. - Please visit there today.

to that place
o yere

Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez. - No decent people go to that place.

Biz o yere hiç gitmedik. - We've never been to that place.

my place
benim yerim
my place
evim
الإنجليزية - الإنجليزية
there
this place
{n} here
that place

    التركية النطق

    dhıt pleys

    النطق

    /ᴛʜət ˈplās/ /ðət ˈpleɪs/

    فيديوهات

    ... there is a place where they can buy slaves. ...
    ... IN TWO MINUTES WE'RE TURNING THIS PLACE INTO A PARKING LOT. ...
المفضلات