Sızdıran bir musluğum var.
- I have a leaking tap.
Sızdıran musluklar çok fazla su israf ediyor.
- Leaking taps waste a lot of water.
Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
- His secretary flatly denied leaking any confidential information.
Bilgi, parça parça basına sızdırılıyor.
- The information is leaking piecemeal to the press.