Köşedeki servis istasyonunda arabama yakıt doldurttum.
- I had my car filled up at the service station at the corner.
Haber onu üzüntü ile doldurdu.
- The news filled her with sorrow.
Üzgünüm, pozisyon önceden doldurulmuş.
- Sorry, the position has already been filled.
Oda sigara dumanıyla dolmuştu.
- The room was filled with cigarette smoke.
Bahçe çiçeklerle doluydu.
- The garden was filled with flowers.
Otobüs tam kapasite doluydu.
- The bus was filled to capacity.