Şeytanın herkes için şahsi bir yüzü vardır. Onu fark etmek zordur.
- Der Teufel trägt für jeden ein eigenes Gesicht. Es ist schwer, ihn zu erfassen.
Bu çocuk küçük bir şeytan.
- That kid is a little demon.
Şeytanlara inanmıyorum.
- I don't believe in demons.
Ormanda korkunç bir cin yaşar.
- A terrible demon lives in the forest.
Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.
- The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons.
Speak of the devil...
- Wenn man vom Teufel spricht ...
Speak of the devil and he is sure to appear.
- Wenn man vom Teufel spricht ...
Devils are hiding among the rocks.
- Teufel verstecken sich zwischen den Felsen.
Angels have harps, devils have bodhráns.
- Engel haben Harfen, Teufel haben Bodhráns.