The king, convinced, told the tailors to prepare the outfit, but he also couldn't see this material.
- Kral, ikna oldu, terzilere kıyafet hazırlamalarını söyledi ama bu malzemeyi de göremedi.
A long time ago, there lived a tailor who had three sons, but only one goat.
- Uzun zaman önce, orada üç oğlu ve sadece bir keçisi olan bir terzi yaşadı.
My great-grandmother was a dressmaker.
- Büyük-büyükannem bir terziydi.
She paid the dressmaker for her dress.
- Elbisesi için terziye ödeme yaptı.