Tom felt lonely and abandoned.
- Tom yalnız ve terk edilmiş hissetti.
He likes abandoned buildings.
- O, terk edilmiş binaları seviyor.
If you had to spend the rest of your life on a deserted island, who would you spend it with?
- Hayatının geriye kalanını terk edilmiş bir adada geçirmek zorunda olsan, onu kiminle geçirirsin?
The campsite was totally deserted.
- Kamp yeri tamamen terk edilmişti.
The police found a dead body in an abandoned car near the park.
- Polisler park yakınında terkedilmiş bir arabada bir ceset buldu.
I feel abandoned by the only woman I love.
- Ben, sevdiğim tek kadın tarafından terkedilmiş hissediyorum.
The town was desolate after the flood.
- Kasaba selden sonra terkedilmişti.
The whole building was deserted.
- Bütün bina terkedilmişti.
The place is apparently deserted.
- Görünüşe göre yer terkedilmiş.