tereddüt etmek

listen to the pronunciation of tereddüt etmek
التركية - الإنجليزية
Hesitate
waver
to hesitate; to waver, falter
to hesitate, to waver
dither
(Askeri) fluctuate
wobble
vacillate
falter
hang back
stop short of
shilly-shally
shillyshally
halt
{f} hover
stickle
{f} scruple
tereddüt et
hung back
tereddüt et
{f} vacillating
tereddüt et
hesitate

He didn't hesitate to tell his wife the truth. - O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi.

He hesitated for a while. - O bir süre tereddüt etti.

tereddüt et
hang back
tereddüt et
{f} vacillate
tereddüt et
hesitating
tereddüt et
scruple
التركية - التركية
Kararsız davranmak, duraksamak
çizginmek