Mary represented her team in the competition.
- Mary yarışmada takımını temsil etti.
The cicada has represented insouciance since antiquity.
- Ağustosböceği antik çağlardan beri ilgisizliği temsil etmiştir.
The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
- Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
- Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.