Herbert opened his mouth, but Tom gave him a menacing look.
- Herbert ağzını açtı ama Tom ona tehditkar bir görünüm verdi.
The sky had become threatening before I got to the station.
- İstasyona varmadan önce, gökyüzü tehditkar olmuştu.
I received three threatening phone calls this morning.
- Bu sabah üç tane tehditkar telefon aldım.