I think Tom felt a bit threatened.
- Tom'un biraz tehdit edilmiş hissettiğini düşünüyorum.
Tom felt quite threatened.
- Tom oldukça tehdit edilmiş hissetti.
Someone made a threat to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
Three men menaced him with knives.
- Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
- Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.