Tom thought he was surrounded at night by threatening spirits.
- Tom gece tehdit eden ruhlar tarafından çevrildiğini düşündü.
Someone made a threat to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
- Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
Three men menaced him with knives.
- Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
- Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
The volcanic eruption threatened the village.
- Volkanik patlama köyü tehdit etti.