Freshness is our top priority.
- Tazelik bizim önceliğimizdir.
Flowers and trees need clean air and fresh water.
- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
It's so wonderful to smell freshly made coffee!
- Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!
Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
- Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
Fresh air is necessary to good health.
- Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.
Fresh fruit is good for your health.
- Taze meyve, sağlığın için yararlıdır.
A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
- Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
The fresh strawberries went like hot cakes.
- Taze çilekler sıcak kekler gibi gitti.
Everything's fresh and new.
- Her şey taze ve yeni.
The eggs in this case are fresher than those in the other case.
- Bu ambalajdaki yumurtalar diğer ambalajdakilerden daha tazedir.
She likes to eat fresh raw vegetables.
- Taze çiğ sebze yemeği sever.
We eat a fresh, green salad every day.
- Biz her gün taze yeşil salata yeriz.
I feel completely refreshed after spending a week in the country.
- Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.