tatili

listen to the pronunciation of tatili
التركية - الإنجليزية
breaks
sunday closing pazar
tatil
vacation

I'm just going to rest during the summer vacation. - Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim.

School will soon break up for the summer vacation. - Okul yakında yaz tatili için tatile girecek.

tatil
holiday

We used to go to the seaside on holiday. - Tatilde deniz kenarına giderdik.

He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country. - Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.

tatil
leisure

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay. - Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

etkinlik tatili
(Turizm) activity holiday
hafta sonu tatili
weekend holiday
hafta tatili
week-end
noel tatili
christmas holiday
okul tatili
recess
tatil
rest

I worked at a restaurant during summer vacation. - Ben yaz tatilinde bir restoranda çalıştım.

Mary hopes to rest a lot during her vacation. - Mary, tatili sırasında dinlenmeyi çok ümit ediyor.

tatil
stoppage (of activity)
tatil
(Kanun) abeyance
tatil
vacations

Tom doesn't often take vacations. - Tom sık sık tatil yapmaz.

Tom's family vacations in the mountains every summer. - Tom'un ailesi her yaz dağlarda tatil yapar.

tatil
closed for a holiday
tatil
vacation shutdown
tatil
suspension of work
tatil
shutdown
bayram tatili
holidays
hafta tatili
weekend
tatil
holidaying
tatil
holiday destination
tatil
the holiday
tatil
holidayed
tatil
holiday area
yaz tatili
summer holiday

I went to Bali on summer holiday. - Yaz tatilinde Bali'ye gittim.

How soon the summer holiday is over. - Yaz tatili ne kadar çabuk geçti.

yeni yıl tatili
New year holiday
bayram tatili
festive holiday
dönem sonu tatili
termtime
okul tatili
play day
sömestr tatili
termtime
tatil
temporary cessation, suspension
tatil
vac

I'm just going to rest during the summer vacation. - Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim.

She is never online, even during her vacation. - O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.

tatil
holiday, vacation; suspension of work; stoppage (of activity); rest; closed for a holiday
tatil
recessional
tatil
temporary closure, closing (a place) temporarily
tatil
stoppage
tatil
holiday, vacation
tatil
long break for a meal: Onun iki saatlik bir öğle tatili var. He has a two-hour lunch break
tatil
recess

Even though we're supposedly in a recession, people are traveling abroad in record numbers this Golden Week holiday. - Sözde bir durgunluk içinde olmamıza rağmen bu Altın Hafta tatilinde rekor sayıda insan yurt dışında seyahat ediyor.

The students are having a recess now. - Öğrenciler şimdi bir tatile giriyorlar.

tatil
quiet

We want to spend the holidays in a quiet place. - Tatilleri sakin bir yerde geçirmek istiyoruz.

This is the perfect place for those who seek a quiet vacation. - Bu, sessiz bir tatil arayanlar için mükemmel bir yer.

tatil
intersession
yarıyıl tatili
half term
yaz tatili
the long vacation
öğle tatili
lunch hour
التركية - التركية

تعريف tatili في التركية التركية القاموس.

Tatil
dinlence
tatil
Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmaksızın geçirilen süre
tatil
Okul, meclis, adliye gibi kuruluşların çalışmasını durdurduğu veya kapalı bulunduğu dönem
tatil
Eğlenme, dinlenme amacıyla çalışmaksızın geçirilen süre: "Beni tatili geçirmek üzere evlerine davet ettiler."- S. F. Abasıyanık
tatil
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
öğle tatili
Öğle paydosu
tatili
المفضلات