tatilde

listen to the pronunciation of tatilde
التركية - الإنجليزية
on vacation

Where are you going on vacation? - Tatilde nereye gidiyorsun?

She would willingly come but she was on vacation. - Seve seve gelirdi fakat o tatildeydi.

on holiday

She was taken ill on holiday and had to find a doctor. - O, tatilde hastalandı ve bir doktor bulmak zorunda kaldı.

She was taken ill on holiday. - O, tatilde hasta oldu.

tatil
vacation

The summer vacation has come to an end too soon. - Bu yaz tatili çok çabuk bitti.

School will soon break up for the summer vacation. - Okul yakında yaz tatili için tatile girecek.

tatil
holiday

Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays. - Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.

We camped there over the holiday. - Tatil boyunca orada kamp yaptık.

tatilde olmak
be on holiday
tatil
leisure

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay. - Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

tatil
rest

I worked at a restaurant during summer vacation. - Ben yaz tatilinde bir restoranda çalıştım.

I'm just going to rest during the summer vacation. - Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim.

tatil
stoppage (of activity)
tatil
(Kanun) abeyance
tatil
vacations

Tom doesn't often take vacations. - Tom sık sık tatil yapmaz.

I spent more than three-quarters of my summer vacations traveling. - Yaz tatillerimin dörtte üçünden fazlasını seyahat ederek geçirdim.

tatil
closed for a holiday
tatil
vacation shutdown
tatil
suspension of work
tatil
shutdown
tatil
holidaying
tatil
holiday destination
tatil
the holiday
tatil
holidayed
tatil
holiday area
tatil
temporary cessation, suspension
tatil
vac

School will soon break up for the summer vacation. - Okul yakında yaz tatili için tatile girecek.

The summer vacation has come to an end too soon. - Bu yaz tatili çok çabuk bitti.

tatil
holiday, vacation; suspension of work; stoppage (of activity); rest; closed for a holiday
tatil
recessional
tatil
temporary closure, closing (a place) temporarily
tatil
stoppage
tatil
holiday, vacation
tatil
long break for a meal: Onun iki saatlik bir öğle tatili var. He has a two-hour lunch break
tatil
recess

The students are having a recess now. - Öğrenciler şimdi bir tatile giriyorlar.

He is lively during recess. - O, tatil sırasında canlı.

tatil
quiet

We want to spend the holidays in a quiet place. - Tatilleri sakin bir yerde geçirmek istiyoruz.

I anticipated a quiet vacation in the mountains. - Ben, dağlarda sessiz bir tatil umuyordum.

tatil
intersession
التركية - التركية

تعريف tatilde في التركية التركية القاموس.

Tatil
dinlence
tatil
Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmaksızın geçirilen süre
tatil
Okul, meclis, adliye gibi kuruluşların çalışmasını durdurduğu veya kapalı bulunduğu dönem
tatil
Eğlenme, dinlenme amacıyla çalışmaksızın geçirilen süre: "Beni tatili geçirmek üzere evlerine davet ettiler."- S. F. Abasıyanık
tatil
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
tatilde
المفضلات