tasvir

listen to the pronunciation of tasvir
التركية - الإنجليزية
description

Tom's description was accurate. - Tom'un tasviri doğruydu.

This author's books don't suit me because the erotic descriptions are too perverted. - Bu yazarın kitapları bana uygun gelmiyor çünkü erotik tasvirler fazla sapıkça.

depiction
pen portrait
portrayal

That film was an extremely inaccurate portrayal of key historical events. - O film önemli tarihsel olayların son derece yanlış bir tasviriydi.

portrait
portraiture
picture
(Konuşma Dili) picture; icon; statue
portraying (someone, something) (in words), depiction, description
version
description " betim, betimleme; picture, design" resim
design
representation
image

I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness. - Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde

vision
delineation
effigy
likeness

I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness. - Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde

figuration
depict

Tom has a painting depicting a hunting scene hanging on his wall. - Tom'un duvarında asılı av sahnesini tasvir eden bir resmi var.

Horus was often depicted as a falcon, or as a man with a falcon head. - Horus genellikle şahin olarak veya şahin başlı bir adam olarak tasvir edilir.

tasvir etmek
describe
tasvir etmek
figure
Tasvir-i Efkar
Illustration of Opinion (Ottoman newspaper)
tasvir etmek
portray
tasvir etmek
depict

It is impossible to depict that by means of words. - Bunu kelimelerle tasvir etmek olanaksızdır.

tasvir etmek
delineate
tasvir etmek
to describe, to depict, to represent, to portray
tasvir etmek
to portray (someone, something), depict, describe
tasvir gibi very good-looking
(person)
tasvir etmek
picture
tasvir etmek
render
tasvir etmek
limn
tasvir etmek
represent
tasvir etmek
paint
tasvirler
imagery
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi söz veya yazı ile ifade etmek, bir şeye şekil vermek; bir şeyin özelliklerini anlatarak, gözönünde canlandırma
Resim
Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma, betimleme
Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma, betimleme: "Bu, Salihli sokaklarında tasvire sığmaz bir kargaşalık ve vaveyla idi."- M. Ş. Esendal
Betim
(Osmanlı Dönemi) ŞEDD
TASVİR
(Osmanlı Dönemi) Edb: Görebildiğimiz ve hissedebildiğimiz şeyleri bize gösterebilecek veya hariçte vücudu olmayan fakat hissedilen şeyleri duyurabilecek meleke
TASVİR
(Osmanlı Dönemi) Hiss ve mahsusata münhasır olan ifâde
TASVİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi söz veya yazı ile anlatmak. Resim yapmak
TASVİR
(Hukuk) Bir şeyi göz önünde canlandıracak şekilde yazı veya söz ile anlatma; tarif etme
TASVİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeye şekil ve suret vermek. Resim
tasvir etmek
Resmini yapmak
tasvir etmek
Ayrıntılarıyla anlatmak, göz önünde canlandırmak
Tasvir etmek
(Osmanlı Dönemi) SENN
tasvirler
(Osmanlı Dönemi) tasvirât
tasvir
المفضلات