He did not like her manner of speech.
- Onun konuşma tarzını sevmedi.
Their manner of bringing up their children is extremely unusual.
- Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.
The church is built in Gothic style.
- Kilise, Gothic tarzında inşâ edilmiş.
The great contemporary poet who established a new style of poem was “Nima Youshij.”
- Yeni bir şiir tarzını belirleyen büyük çağdaş şair Nima Youshij idi.
In this harsh, petty world where money does the talking, his way of life is like a breath of fresh air.
- Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.
I managed to bring him around to my way of thinking.
- Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
What's your favorite genre?
- En sevdiğiniz tarz nedir?
Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
- Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
- O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
- Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.