tahminler

listen to the pronunciation of tahminler
التركية - الإنجليزية
forecasts

All forecasts have a certain degree of uncertainty. - Bütün tahminler belirli bir ölçüde belirsizlik içerirler.

Weather forecasts are rarely accurate. - Hava tahminleri nadiren doğrudur.

expectations
tahmin
{i} estimation
tahmin
prediction

All of Tom's predictions came true. - Tom'un tahminlerinin hepsi gerçekleşti.

His predictions have come true. - Onun tahminleri gerçekleşti.

tahmin
forecast

According to the weather forecast, the typhoon is approaching Okinawa. - Hava tahminine göre, tayfun Okinawa'ya yaklaşıyor.

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

tahmin
estimate

Steel production reached an estimated 100 million tons last year. - Çelik üretimi geçen yıl tahmini olarak 100 milyon tona ulaştı.

An estimated 20% of the water used by homeowners in cities is used for their grass. - Şehirlerde ev sahipleri tarafından kullanılan suyun tahminen %20'si onların çimleri için kullanılır.

tahmin
{i} guess

You sure guessed the critical points of that teacher's exam. - O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.

You will have guessed its meaning by the end of the chapter. - Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.

tahmin
presupposition
tahmin
guess; conjecture; surmisal
tahmin
shot
tahmin
judgement [Brit.]
tahmin
speculation

I don't engage in idle speculation. - Ben başıboş tahminle meşgul olmam.

tahmin
peradventure
tahmin
{i} projection
tahmin
assumption
tahmin
calculate
tahmin
speculate

As to what happened there, one can only speculate. - Orada ne olduğuna gelince sadece tahmin edebiliriz.

tahmin
(Ticaret) expectations
tahmin
judgement
tahmin
presume

Three people are still missing and presumed dead. - Üç kişi hala kayıp ve öldükleri tahmin ediliyor.

Sami presumed that Layla was out of the country. - Sami, Leyla'nın ülke dışında olduğunu tahmin ediyordu.

tahmin
supposition
tahmin
{i} forecasting

Prophets have been forecasting the end of the world for centuries. - Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir.

They were forecasting rain for today. - Onlar bugün için yağmur tahmin ediyorlardı.

tahmin
conjecture

There was a great deal of conjecture as to what would happen. - Ne olacağı konusunda çok fazla tahmin vardı.

tahmin
appraisement
tahmin
anticipation

I can't stand the anticipation. - Ben tahmin etmeye katlanamam.

tahmin
appraisal
tahmin
guesswork
tahmin
prediction of
tahmin
{i} prognosis
tahmin
projected to
tahmin
predicts
tahmin
outlook
tahmin
prognostication
tahmin
divination
tahmin
presumption
tahmin
estimation, judging, reckoning; forecasting, prediction
tahmin
guess, estimate, prediction, conjecture, forecast, presumption, supposition
tahmin
prophecy
tahmin
calculation

Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus. - Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.

tahmin
surmise
tahmin
judgment
tahmin
approximation
التركية - التركية

تعريف tahminler في التركية التركية القاموس.

tahmin
Yaklaşık olarak değerlendirme, oranlama: "Ancak yirmi beş yaşlarında tahmin olunabilirdi."- Ö. Seyfettin
TAHMİN
(Osmanlı Dönemi) (Hamn. dan) Aşağı yukarı bir fikir söylemek. İhtimallere dayanan düşünce. Zayıf delil ile hüküm ve kıyas etmek
Tahmin
kestirim
tahmin
Yaklaşık olarak değerlendirme, oranlama
tahmin
Akla, sezgiye veya bazı verilere dayanarak gelecek bir şeyi, olayı kestirme. Önceden kestirilen, düşünülen şey
tahmin
Akla, sezgiye veya bazı verilere dayanarak gelecek bir şeyi, olayı kestirme
tahmin
Önceden kestirilen, düşünülen şey
tahminler
المفضلات