tahmin edilebilir

listen to the pronunciation of tahmin edilebilir
التركية - الإنجليزية
predictable

This story is too predictable. - Bu hikaye çok tahmin edilebilir.

This movie has a predictable plot. - Bu filmin tahmin edilebilir bir konusu var.

foreseeable
presumable
conjecturable
predıctable
tahmin et
predict

Tom attempted to predict the results. - Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı.

He predicted she would win. - O, onun kazanacağını tahmin etti.

tahmin et
{f} forecast

Some weather forecasters predicted a hurricane. - Bazı hava tahmincileri bir kasırgayı tahmin etti.

Tom does a pretty good job of forecasting the weather. - Tom, hava durumunu tahmin etmede oldukça iyi bir iş çıkarıyor.

tahmin et
envisage
tahmin et
{f} guess

I would never have guessed that Tom and Mary would fall in love with each other. - Tom ve Mary'nin birbirlerine âşık olacaklarını asla tahmin etmezdim.

I would never have guessed that Tom couldn't swim. - Tom'un yüzemiyeceğini asla tahmin etmezdim.

tahmin et
reckon
tahmin et
{f} reckoning
tahmin et
{f} envisaged
tahmin et
{f} forecasting

Prophets have been forecasting the end of the world for centuries. - Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir.

Tom does a pretty good job of forecasting the weather. - Tom, hava durumunu tahmin etmede oldukça iyi bir iş çıkarıyor.

tahmin et
{f} predicted

Everything is working out just as Tom predicted. - Tom'un tahmin ettiği gibi her şey işe yarıyor.

Tom predicted Mary would win the race. - Tom Mary'nin yarışı kazanacağını önceden tahmin etti.

tahmin et
{f} conjecture
tahmin et
surmise
tahmin et
forecasted

I forecasted that you couldn't cut the mustard in this job. - Bu işte beklentileri karşılayamayacağını tahmin etmiştim.

tahmin edilebilir
المفضلات