Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.
- When we are praised, we gain confidence.
Kamuoyu yoklamaları hükümete olan güveni ölçen göstergelerdir.
- Public opinion polls are barometers of confidence in the government.
Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur.
- Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.
Onun oldukça fazla kendine güveni var.
- He has a lot of confidence.
Tom'un kendine güveni yüksektir.
- Tom's confidence is high.
Onlar Tom'a güvenmemeli
- They should not have confidence in Tom.
O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
- He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
O beni sırdaşı yaptı.
- She took me into her confidence.