Sami tüm satış taktiklerini biliyor.
- Sami knows all the sales tactics.
Fadıl, Dania'yı kontrol etmek için her zaman kalpsiz korkutma taktiklerini kullandı.
- Fadil always used his heartless scare tactics to control Dania.
Bir uçak gemisi ancak bir taktik nükleer silahla yok edilebilir.
- An aircraft carrier can only be destroyed with a tactical nuclear weapon.
Taktiklerimizi değiştirmek zorunda kaldık.
- We were forced to change our tactics.
There were terrible allegations against her of fraud and standover tactics.