Onlar arasında sözsüz bir anlayış olmalı.
- There must have been a tacit understanding between them.
Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.
- Music is a language understood by all humans.
Anlaşılmak için yerli konuşmacı gibi konuşmana gerek yok.
- You don't need to sound like a native speaker in order to be understood.
Yarın başlayacağımız anlaşılmaktadır.
- It's understood that we'll start tomorrow.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.
- Read such books as can be easily understood.
He does this by way of a tacit reference to Homer.