The legislature tabled the amendment, so we will start discussing it now.
People came to like her paintings.
- İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
Whose paintings are these?
- Bunlar kimin tabloları?
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Mayuko wiped a table with a cloth.
- Mayuko tabloyu bir bezle sildi.
Tom loves charts and graphs.
- Tom tabloları ve grafikleri sever.
The chart illustrates how the body works.
- Tablo vücudun nasıl çalıştığını göstermektedir.
Every day you should at least listen to a short song, read a good poem, look at a beautiful picture, and, if possible, say several intelligent words.
- Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.
Do you like this painting? Yes, but I think the frame is more expensive than the picture. Where did you buy it?
- Bu tabloyu seviyor musun? Evet, ama çerçeve resimden daha pahalı sanırım. Onu nereden satın aldın?