John laid claim to the painting.
- John tablo üzerinde hak iddia etti.
People came to like her paintings.
- İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
He learnt the periodic table by heart just for fun.
- O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
This chart illustrates the function of ozone layer.
- Bu tablo ozon tabakasının işlevini gösteriyor.
The chart illustrates how the body works.
- Tablo vücudun nasıl çalıştığını göstermektedir.
Every day you should at least listen to a short song, read a good poem, look at a beautiful picture, and, if possible, say several intelligent words.
- Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.
He painted that picture a while ago.
- O tabloyu bir süre önce yaptı.