We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
They had to climb a wall six feet high.
- Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
The King's son wanted to climb up to her, and looked for the door of the tower, but none was to be found.
- Kralın oğlu ona tırmanmak istedi ve kulenin kapısını aradı ama hiçbiri bulunmadı.
It is dangerous to climb that mountain.
- O dağa tırmanmak tehlikelidir.
Climbing this mountain is very difficult.
- Bu dağa tırmanmak çok zordur.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
I like climbing mountains.
- Ben dağlara tırmanmayı severim.
After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
I scaled Mt. Fuji three times.
- Ben Fuji dağına üç kez tırmandım.
A bear can climb a tree.
- Bir ayı ağaca tırmanabilir.
We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
Tom tried climbing the tall tree.
- Tom yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı.
Those shoes won't do for climbing.
- Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.