Tom dandik bir dansçı.
- Tom is a lousy dancer.
Ben berbat bir balıkçıyım.
- I'm a lousy fisherman.
Bu restorandaki yemek iyi değil, ücretler pahalı ve servis berbat. Kısaca bu restorana gitme.
- The food at this restaurant is not good, the prices expensive, and the service lousy. In short, don't go to this restaurant.
Dört yıl boyunca üniversiteye gittim ve bütün aldığım bu, bitli diplomaydı.
- I went to college for four years and all I got was this lousy diploma.
Bu beni iğrenç hissettirdi.
- It made me feel lousy.
Kötü bir gün geçirdim.
- I've had a lousy day.
Adil çalışmada çok iyidir fakat atletizme geldiğinde, o biraz kötüdür.
- Adil is very good at studying, but when it comes to athletics, he's a bit lousy.