suspense, suspicion, scruple, difficulty

listen to the pronunciation of suspense, suspicion, scruple, difficulty
الإنجليزية - التركية

تعريف suspense, suspicion, scruple, difficulty في الإنجليزية التركية القاموس.

doubt
{f} kuşkulanmak

Benden kuşkulanmak için sebebin olduğunu biliyorum. - I know you have reason to doubt me.

Keşke benden kuşkulanmaktan vazgeçsen. - I wish you would stop doubting me.

doubt
şüphelenmek

Tom'un Mary'den şüphelenmek için birkaç nedeni vardı. - Tom had few reasons to doubt Mary.

Ondan şüphelenmek için bir nedenim var. - I have a reason to doubt that.

doubt
{i} kuşku

Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok. - No one doubts her fitness for the post.

Bob'ın zamanında gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum. - I doubt if Bob will come on time.

doubt
{f} 1. kuşkulanmak, kuşku duymak, şüphelenmek, şüphe etmek: I doubt his integrity. Dürüstlüğünden kuşku
doubt
kuşku duymak
doubt
şek

Tom'un güzel şekilde Fransızcayı nasıl konuşacağına eğilimli olduğundan şüphe ediyorum. - I doubt that Tom will ever learn how to speak French properly.

Tom'un işi yapmak için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilip konuşamadığı şüpheli. - It's doubtful whether Tom can speak French well enough to do the job.

doubt
{i} güvensizlik
doubt
{f} şüphe et

Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin. - In other words, you should doubt common sense.

Avukat onun masumiyetinden şüphe etti. - The lawyer doubted his innocence.

doubt
güvenmemek
doubt
{f} emin olmamak
doubt
(fiil) kuşkulanmak, şüphesi olmak, kararsız olmak, emin olmamak, güvenmemek, şüphe etmek
doubt
elbette

Elbette o yeterince şüphe uyandırdı. - Sure enough, he entertained doubts.

doubt
{f} kararsız olmak
doubt
{f} şüphe etmek

Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi. - It never occurred to me to doubt him.

doubt
{i} endişe
doubt
{i} kuşku, şüphe
doubt
henüz belli olmayan
doubt
{i} şüpheli durum
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} doubt
suspense, suspicion, scruple, difficulty
المفضلات