Bu sabah görebileceğim tek şey evimizi çevreleyen kalın sis.
- The only thing I can see this morning is the thick fog surrounding our house.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Yeni çevreyi benimsemelisin.
- You must assimilate into new surroundings.
Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
- Lions surrounded Tom on all sides.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Polis tarafından kuşatıldık.
- We're surrounded by police.
Askerler köyü kuşattı.
- The soldiers surrounded the village.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Brown etrafının çevrildiğini gördü.
- Brown saw that he was surrounded.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Onlar bizi kuşatıyor.
- They're surrounding us.
and this way they get rid of those grand and stubborn opinions that surround them.
... surrounding the news leave bloom with delicate white balls of content ...
... cousins from the surrounding area sell their produce at a pretty local market ...