Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.
- It hasn't been easy for Tom to earn enough money to support his large family.
Senin görevin aileni desteklemektir.
- Your duty is to support your family.
O, kendisini bir baston ile destekledi.
- He supported himself with a stick.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
- He works hard to support his large family.
Henry kendini geçindirmek için yeterince yaşlıdır.
- Henry is old enough to support himself.
Size sadece destek olmak istiyorum.
- I just want to support you.
Tom ailesine destek olmak için sıkı çalışıyor.
- Tom is working hard to support his family.
Ailesine bakmak için çok çalıştı.
- He worked hard in order to support his family.
Annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda.
- He has to support his mother and his sister.
Senin görevin aileni desteklemektir.
- Your duty is to support your family.
Onun bizi desteklemesini bekledik.
- We expected him to support us.
Ona destek vermek bize düşer.
- It is incumbent on us to support him.
Bir aileyi asgari ücretle beslemek zordur.
- It's hard to support a family on minimum wage.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
O, kendisini bir baston ile destekledi.
- He supported himself with a stick.
Yardımcı olmaya çalışıyordum.
- I was trying to be supportive.
Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
- He has to work hard in order to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Bu işe başlamadan önce geçiminizi nasıl sağladınız?
- How did you support yourself before you got this job?
Sami ve komşuları Leyla'nın geçimini sağlamak için para topladılar.
- Sami and his neighbors raised money to support Layla.
Tom o kabul ettiği sürece desteğini sürdürmeye kararlıydı.
- Tom was determined to continue his support for as long as it took.
Tom yardım için teknik desteği aradı.
- Tom called tech support for help.
Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.
Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't make enough money to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
- I have a lot of friends to support me mentally.
I don't make decisions, I just support those who do.
Don’t move that beam! It’s a support beam.