The aquifer provides water for irrigation.
- Akifer, sulama suyu sağlar.
We have to water the flowers.
- Çiçekleri sulamak zorundayız.
It began to rain, so he did not have to water the lawn.
- Yağmur yağmaya başladı, bu yüzden o, çimleri sulamak zorunda değildi.
I've finished watering the flowers.
- Çiçekleri sulamayı bitirdim.
I'm done watering the flowers.
- Çiçekleri sulamayı bitirdim.
Tom watered the flowers.
- Tom çiçekleri suladı.
Friendship is a plant which must be often watered.
- Dostluk sık sık sulanması gereken bir bitkidir.
The gorgeous cake made my mouth water.
- Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.
The flood waters tumbled my house into the river.
- Sel suları evimi nehre yuvarladı.
They need to be able to irrigate without relying solely on rain.
- Onların yalnızca yağmura bağımlı olmaksızın toprağı sulayabilmeye ihtiyaçları var.