Tom Mary'ye yeterince teşekkür etmedi.
- Tom didn't thank Mary sufficiently.
Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
- Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.
- My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions.
Açıklamam yeterli değildi.
- My explanation was not sufficient.
George Bush'un fazlasıyla gösterdiği gibi, ABD başkanı olmak yalnızca bir nebze zeka gerektirir.
- As George Bush has amply demonstrated, being president of the U.S. requires only a modicum of intelligence.
Ben proje hakkında fazlasıyla konuştum.
- I've spoken amply about the project.
Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
- Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
Açıklamam yeterli değildi.
- My explanation was not sufficient.
Once we had eaten and drunk sufficiently, we padded off to sleep.
We wanted to build a tepee, but we couldn't find sufficiently long sticks.
Sufficient of us are against this idea that we should stop now.
... To paraphrase Arthur C. Clark, "Any sufficiently advanced technology is indistinguishable from ...
... I will be able to sufficiently support myself after I graduate? ...