Tom çok stresli bir işi var.
- Tom has a very stressful job.
O çok stresli bir meslek.
- It's a very stressful job.
Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
- The teacher stressed the importance of daily practice.
Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.
- I wrote down every phrase in his speech that he stressed.
Esperanto'da sondan bir önceki hece vurguludur.
- In Esperanto, the penultimate syllable is stressed.