Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
O, yeni bir politika izlemeye karar verdi.
- He had decided on a new policy.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Sigorta poliçesini daha dikkatli okumalıydım.
- I should have read the insurance policy more carefully.
Senin planın bizim politikamızla uyumlu değil.
- Your plan is not in line with our policy.
Dan'ın altı yüz bin dolar değerinde hayat sigortası poliçesi vardı.
- Dan had a life insurance policy worth six hundred thousand dollars.
Dan'ın hayat sigortası poliçesi vardı.
- Dan had a life insurance policy.
These bitter accusations might have been suppressed, had I with greater policy concealed my struggles, and flattered you.