Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Bu elbise komik görünebilir ama onu seviyorum.
- This dress may look funny, but I like it.
Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik.
- We saw a funny program on TV.
Film kitap kadar eğlenceli değildi.
- The movie wasn't as funny as the book.
Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
- There's a funny smell coming from the engine of the car.
Onlar bana garip baktılar.
- They looked at me funny.
Bu oda tuhaf kokuyor.
- This room smells funny.
O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim.
- I've got a funny feeling about that guy.
The milk smelt funny so I poured it away.