Neden Boston'da duruyoruz?
- Why are we stopping in Boston?
Neden burada duruyoruz?
- Why are we stopping here?
Şimdi bir süre durmamın benim için bir sakıncası yok.
- I wouldn't mind stopping for a while now.
Otobüs durmadan gitti.
- The bus went by without stopping.
Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi.
- The police were intent on stopping the criminal.
Tom'u durdurmanın imkanı yoktu.
- There was no stopping Tom.
Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to stop hiccups?
John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
Tom soluklanmak için durmak zorunda kaldı.
- Tom had to stop to catch his breath.
Durmak istesemde duramadım.
- Even if I had wished to stop, I couldn't.
Helen sonraki durakta indi.
- Helen got off at the next stop.
Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır.
- Tokyo Station is the third stop.
Ben sigarayı bırakmak için ikna edildim.
- I was persuaded to stop smoking.
O, sigara içmeyi bırakmak için karar verdi.
- He made a resolve to stop smoking.
Lütfen onu yapmayı durdurur musun?
- Would you please stop doing that?
Tom, onu durdurur musun?
- Tom, will you stop that?
Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
- How about stopping the car and taking a rest?
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Boston'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Boston.
Tren kısa bir mola verdi.
- The train made a brief stop.
Bu cümleyi Tatoeba'ya ekliyorum ve kimse beni durduramaz!
- I'm putting this sentence on Tatoeba and nobody can stop me!
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Tom Mary'nin bunu yapmasını engellemek istedi.
- Tom wanted to stop Mary from doing that.
Tom Mary'nin onu yapmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı.
- Tom did everything he could to stop Mary from doing that.
Kay oyuncak bebeği alana kadar ağlamayı kesmedi.
- It was not until Kay received the doll that she stopped crying.
Mary'e yardım etmeyi kesmelisin.
- You have to stop helping Mary.
Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
- I tried to stop him, but he left me behind.
O ona o ilacı almayı durdurmasını tavsiye etti fakat o ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
- She advised him to stop taking that medicine, but he felt he needed to.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
- Tom made an emergency stop on the road.
Onun ona vurmasını engelleyemedik.
- We couldn't stop him from hitting her.
Tom'un Mary'yi incitmesini engellemeye çalıştım.
- I tried to stop Tom from hurting Mary.
Bu size mâni olmasın.
- Don't let that stop you.
Biz size mâni olmayalım.
- Don't let us stop you.
Yağmurun durmasını bekleyelim.
- Let's wait for the rain to stop.
Benim bu saatim asla durmaz.
- This watch of mine never stops.
Tren o istasyonda durmaz.
- The train doesn't stop at that station.
Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır.
- Tokyo Station is the third stop.
İçmeye son vermek zorundasın.
- You have to stop drinking.
Ertelemeye son vermek zorundayım.
- I have to stop procrastinating.
Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
- Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.
- We'll have to put a stop to this.
Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
- There needs to be a full stop at the end of a sentence.
Doktor bana sigara içmeyi kesmek zorunda olduğumu söyledi.
- The doctor told me I had to stop smoking.
The Victoria Secret ad’s racy image generated strong stopping power ratings.
I stopped at the traffic lights.
The sight of the armed men stopped him in his tracks.
That stop was not planned.
The organ is loudest when all the stops are pulled.
The referees stopped the fight.
He stopped for two weeks at the inn.
The stop in a bulldog's face is very marked.
To achieve maximum depth of field, he stopped down to an f-stop of 22.
He stopped the wound with gauze.
They agreed to see each other at the bus stop.
... And then, you know, if I'm working on an idea but there's, like, a stopping point where ...
... The stopping power of a typical projectile launched in that way ...