İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
- The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
Üçüncü çeyrekte oynamak için üç dakika kaldığı için, yıldırımdan dolayı oyun durduruldu.
- With five minutes left to play in the third quarter, the game was stopped because of lightning.
Saatim durmuştu, bu yüzden saati bilmiyordum.
- My watch stopped, so I didn't know the time.
Saat durmuş. Yeni bir pil gerekli.
- The clock has stopped. A new battery is needed.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Durmaksızın hepsini bana boşalttı.
- She poured me all of it without stopping.
Tom durmak ve düşünmek istedi.
- Tom wanted to stop and think.
Helen sonraki durakta indi.
- Helen got off at the next stop.
Bir sonraki durakta inin.
- Get off at the next stop.
Sigarayı bırakmak zordur.
- It's hard to stop smoking.
Kumar oynamayı bırakmak zorundasın.
- You must stop gambling.
Tom, onu durdurur musun?
- Tom, will you stop that?
Lütfen beni izlemeyi durdurur musun?
- Would you please stop following me?
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Boston'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Boston.
Şikago'da mola verebilir miyim?
- Can I stop over in Chicago?
Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
- Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- We thought it impossible to stop him.
Tom'un bunu yapmasını engellemek istiyorum.
- I want to stop Tom from doing that.
Onun yurt dışına çıkmasını engellemek yok.
- There is no stopping her going abroad.
O, konuşmayı kesmedi.
- He didn't stop talking.
Böyle yapmayı kesmeni söyledim sana.
- I told you to stop doing that.
Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- We thought it impossible to stop him.
O ona o ilacı almayı durdurmasını tavsiye etti fakat o ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
- She advised him to stop taking that medicine, but he felt he needed to.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
- Tom made an emergency stop on the road.
Buraya Tom'un aptalca bir şey yapmasını engellemeye geldim.
- I came here to stop Tom from doing something stupid.
Tom'un Mary'yi incitmesini engellemeye çalıştım.
- I tried to stop Tom from hurting Mary.
Ben sana mâni olmayayım.
- Don't let me stop you.
Bu size mâni olmasın.
- Don't let that stop you.
Tren durmadan önce, inmemelisin.
- You must not get off the train before it stops.
Benimle konuştuğun sürece, iyi, fakat sen durur durmaz, ben acıkırım.
- As long as you're talking to me, it's fine, but as soon as you stop, I get hungry.
Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır.
- Tokyo Station is the third stop.
Bu tren her istasyonda durur.
- This train stops at every station.
Ertelemeye son vermek zorundayım.
- I have to stop procrastinating.
İçmeye son vermek zorundasın.
- You have to stop drinking.
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
- There needs to be a full stop at the end of a sentence.
Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
- Please put a stop to this nonsense.
Doktor bana sigara içmeyi kesmek zorunda olduğumu söyledi.
- The doctor told me I had to stop smoking.
I stopped at the traffic lights.
The sight of the armed men stopped him in his tracks.
That stop was not planned.
The organ is loudest when all the stops are pulled.
The referees stopped the fight.
He stopped for two weeks at the inn.
The stop in a bulldog's face is very marked.
To achieve maximum depth of field, he stopped down to an f-stop of 22.
He stopped the wound with gauze.
They agreed to see each other at the bus stop.
... WE STOPPED BY YOUR CLOSET AND SAW YOUR NEWSPAPER CLIPPINGS, ...
... writing ever since I stopped writing the last album. And there's been a lot that's happened. ...