SOPA, Stop Online Piracy Act'in baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
- SOPA is an acronym for the Stop Online Piracy Act.
Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to stop hiccups?
John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
Durmak istesemde duramadım.
- Even if I had wished to stop, I couldn't.
Tom durmak ve düşünmek istedi.
- Tom wanted to stop and think.
Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.
- I think we get off at the next stop.
Bir sonraki durakta inin.
- Get off at the next stop.
Kumar oynamayı bırakmak zorundasın.
- You must stop gambling.
Sigarayı bırakmak zordur.
- It's hard to stop smoking.
Bana öyle bakmayı durdurur musun?
- Would you stop looking at me like that?
Lütfen beni izlemeyi durdurur musun?
- Would you please stop following me?
Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.
- Tom stopped looking for the treasure and went back home.
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Şikago'da mola verebilir miyim?
- Can I stop over in Chicago?
Şikago'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Chicago.
Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
- Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
- I tried to stop him, but he left me behind.
Tom Mary'nin onu yapmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı.
- Tom did everything he could to stop Mary from doing that.
Onun olmasını engellemek zorundayım.
- I have to stop that from happening.
O, konuşmayı kesmedi.
- He didn't stop talking.
Böyle yapmayı kesmeni söyledim sana.
- I told you to stop doing that.
Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- We thought it impossible to stop him.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
- Tom made an emergency stop on the road.
Tom Mary'nin Boston'a gitmesini engellemeye çalıştı.
- Tom tried to stop Mary from going to Boston.
Onun ona vurmasını engelleyemedik.
- We couldn't stop him from hitting her.
Biz size mâni olmayalım.
- Don't let us stop you.
Bu size mâni olmasın.
- Don't let that stop you.
Benimle konuştuğun sürece, iyi, fakat sen durur durmaz, ben acıkırım.
- As long as you're talking to me, it's fine, but as soon as you stop, I get hungry.
Benim bu saatim asla durmaz.
- This watch of mine never stops.
Bir sonraki benzin istasyonunda duralım.
- Let's stop at the next gas station.
Bu tren her istasyonda durur.
- This train stops at every station.
İçmeye son vermek zorundasın.
- You have to stop drinking.
Ertelemeye son vermek zorundayım.
- I have to stop procrastinating.
I stopped at the traffic lights.
The sight of the armed men stopped him in his tracks.
That stop was not planned.
The organ is loudest when all the stops are pulled.
The referees stopped the fight.
He stopped for two weeks at the inn.
The stop in a bulldog's face is very marked.
To achieve maximum depth of field, he stopped down to an f-stop of 22.
He stopped the wound with gauze.
They agreed to see each other at the bus stop.
SOPA is an acronym for the Stop Online Piracy Act.
- SOPA, Stop Online Piracy Act'in baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
... we trade with around the world play by the rules. But let me ' let me not just stop ...
... Massachusetts did something quite extraordinary, elected a Republican senator to stop "Obamacare," ...