stehengeblieben

listen to the pronunciation of stehengeblieben
الإنجليزية - التركية

تعريف stehengeblieben في الإنجليزية التركية القاموس.

stopped
durduruldu

Dün gece bir polis arabası tarafından durduruldum. - I was stopped by a police car last night.

İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu. - The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.

stopped
duraklatıldı
stopped
durmuş

Saatim durmuştu, bu yüzden saati bilmiyordum. - My watch stopped, so I didn't know the time.

Durmuş olan bir saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterir. - Even a clock that is stopped shows the correct time twice a day.

stopped
(sıfat) tıkanık
stopped
{s} tıkanık
ألمانية - الإنجليزية
stopped
pulled up
paused
stood still
Wie auch immer, ähm, wo war ich stehengeblieben?
Anyway, um, where was I?