steckenbleiben

listen to the pronunciation of steckenbleiben
ألمانية - التركية
saplanıp kalmak, ilerleyememek
{'ştekınblaybın} bir yerde saplanıp kalmak; yolda kalmak
الإنجليزية - التركية

تعريف steckenbleiben في الإنجليزية التركية القاموس.

stuck
şaşırıp kalmış
stuck
mahsur kalmak

Evde mahsur kalmaktan bıktım. - I'm sick of being stuck at home.

Bütün gün bir ofiste mahsur kalmak istemiyorum. - I don't want to be stuck in an office all day.

stuck
mahsur

Onlar dört saat boyunca asansörde mahsur kaldılar. - They were stuck in the elevator for four hours.

Üç aydır burada mahsur kaldık. - We've been stuck here for three months.

stuck
kımıldamaz
stuck
yapışmış

Boğazımda yapışmış bir balık kılçığı var. - I got a fish bone stuck in my throat.

Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı. - The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.

stuck
takılmış

Boğazımda takılmış bir balık kılçığını çıkarmayı denemek istiyorum. - I want to try and get a fish bone stuck in my throat.

stuck
saplanmış

Arabam çamura saplanmış. Onu dışarı itmem için bana yardımcı olabilir misin? - My car is stuck in the mud. Could you help me push it out?

Tom'un arabası çamura saplanmış. - Tom's car is stuck in the mud.

stuck
{f} sapla

Araba çamura saplandı. - The car was stuck in the mud.

Tom bir trafik sıkışıklığında saplanıp kaldı. - Tom got stuck in a traffic jam.

stuck
âşık

Bill Mary'ye aşık gibi görünüyor. - Bill seems to be stuck on Mary.

stuck
stic batır/yapış/yapıştır
stuck
get stuck saplanmak
stuck
vurgun
stuck
yolda kalmak
stuck
tutkun
stuck
batmak
stuck
yapışmış/takılmış
stuck
(İnşaat) sıkışmış, tıkanık
stuck
f., bak. stick 2