تعريف star في الإنجليزية التركية القاموس.
- yıldız
Avrupa Birliği bayrağındaki on iki yıldız, birliğin on iki kurucu üyesini sembolize etmemektedir. O, on iki havariyi sembolize etmektedir.
- The twelve stars on the flag of the European Union do not symbolize the twelve founding members of the union. They symbolize the Twelve Apostles.
İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- {f} yıldız olmak
- {f} başrolde oynatmak
- baş rolü oynamak
- üstün
Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
- The children started bouncing up and down on the couch.
ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
- ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- star
- {f} yıldız koy
Tom Noel ağacının üzerine bir yıldız koydu.
- Tom put a star on top of the Christmas tree.
- talih
- (Askeri) scheduled theater airlift route; sensitive target approval and review; standard attribute reference; standard terminal arrival route; surface-to
- {f} -in yanına yıldız işareti koymak
- yıldız koyarak işaret etmek
- yıldıza ait
- (Tıp) Yıldız şeklinde organ, yıldız, stella
- yıldızla işaretli
- önemli
Biz başlamadan önce bu işin ne kadar önemli olduğu hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- Before we get started, I'd just like to say a few words about how important this job is.
Onu ne kadar çok teşvik ettiğim önemli değil, O, görev üzerinde çalışmaya başlamayı reddediyor.
- No matter how much I prod her, she refuses to start working on the assignment.
- {i} sin., tiy., müz. yıldız, star: She's become a movie s(Tarih) Sinema yıldızı oldu
- başrolde göstermek
- {f} (belirli bir filmin) yıldızı olmak: This film stars Charlie Chaplin. Bu filmin
- {i} yıldız,yıldız
- parlak
En parlak olanı şu küçük yıldızdır.
- That small star is the brightest.
Böyle parlak bir yıldız hiç görmedim.
- I had never seen such a shiny star.
- {f} başrolde oynamak
- (Askeri) YILDIZ İŞARET FİŞEĞİ: Tek ışık halinde yanan işaret fişeği
- ünlü
Onun küçük kız kardeşi ünlü bir televizyon yıldızı.
- His younger sister is a famous TV star.
Tom ünlü bir film yıldızıdır.
- Tom is a famous movie star.
- meşhur
- büyük
Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
- After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
Yıldızlar büyüktür, çünkü onlar sıcaktır; onların yakıtı bittiğinde, onlar çökerler.
- Stars are big, because they're hot; when their fuel is exhausted, they collapse.
- {f} yıldız yapmak
- {f} yıldızlamak
- {s} en iyi; üstün: star role en önemli rol
- {i} şans
Hala hayatta olduğum için şansıma şükrediyorum.
- I thank my lucky stars that I'm still alive.
Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
- There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- en iyi olan
- {f} yıldızlarla süslemek
- en iyi
2009'da işe başladığımızda, mağazanın şehirdeki en iyilerden biri olacağına ikna edildim.
- When we started out in 2009, I was convinced that our store would become one of the best in the city.
Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.
- It looks like it will start pouring any second now. Better take an umbrella.
- yıldız biçimli
- assolist
- star doll
- Ünlü kişilerin oyuncak bebek modelleri
- star gauge
- (Askeri) çap mastarı
- star of david
- (Bilgisayar) süleyman'ın mührü
- star atlas
- gök atlası
- star bit
- yıldız uç
- star cluster
- yıldız kümesi
- star dust
- yıldız tozu
- star dust
- kozmik toz
- star dyeing
- yıldız boyama
- star map
- gök haritası
- star pinion
- ıstavroz dişlisi
- star point
- nötr çekit
- star-shaped
- yıldız biçimli
Mary yıldız şeklinde kurabiye kesici kullanarak biraz yıldız biçimli zencefilli kurabiye yaptı.
- Mary made some star-shaped gingerbread cookies using a star-shaped cookie cutter.
- star anise
- (Botanik, Bitkibilim) Yıldız anason
- star bit
- yıldız üç
- star bright
- star parlak
- star catalogue
- yıldız kataloğu
- star connection
- yıldız bağlantı
- star fruit
- star meyve
- star gazing
- star bakan
- star handle
- star kulp
- star is shining
- star parlıyor
- star lighting
- star aydınlatma
- star network
- yıldız ag
- star point
- nötr nokta
- star quad cable
- yıldız-dörtlü kablo
- star ship
- star gemi
- star sign
- (Astronomi) Burç: Zodyak üzerinde yer alan on iki takım yıldıza verilen ortak ad
- star struck
- star vurdu
- star studded
- star çivili
- star-crossed
- Şanssız, tâlihsiz, kötü kaderli
- star-shaped
- yıldız şeklinde
Mary yıldız şeklinde kurabiye kesici kullanarak biraz yıldız biçimli zencefilli kurabiye yaptı.
- Mary made some star-shaped gingerbread cookies using a star-shaped cookie cutter.
Bu kurabiyeler yıldız şeklinde.
- These cookies are star-shaped.
- star/ring network
- yıldız/halka ağ
- star ager
- (Tekstil) yıldız buharlayıcı
- star attraction
- yıldız çekimi
- star bullets
- (Bilgisayar) yıldız madde işaretleri
- star camera
- (Telekom) yıldız izler
- star catalogue
- (Astronomi) yıldız katalogu
- star chamber
- kraliyet davalarının yapıldığı salon (westminster)
- star cluster
- takım yıldızı
- star connected device
- yildiz ba¤lantili devre
- star crossed
- tâlihsiz
- star crossed
- şanssız
- star delta starter
- yildiz ucgen yol verici
- star drill
- yıldız uçlu delik kalemi
- star dust
- parlak yıldız kümesi
- star frame ager
- (Tekstil) yıldız buharlayıcı
- star gage
- (Askeri) ÇAP MASTARI İLE ÖLÇMEK: Bir silahın çapını çap mastarı ile ölçmek
- star grain propellant
- (Askeri) YILDIZ TANELİ BARUT: Kesiti bir yıldız şeklindeki katı bir sevk hakkı
- star map
- yıldız haritası
- star network
- (Bilgisayar,Teknik) yıldız şebeke
- star network
- yıldız yapısında ağ
- star role
- en önemli rol
- star shell
- işaret fişeği
- star shell
- (Askeri) ışık mermisi
- star shell
- (Askeri) IŞIK MERMİSİ: İçinde kimyasal bir madde bulunan ve paralanınca bu maddeyi tutuşturan mermi. Kimyasal madde çok parlak bir alevle yanar ve geceleri aydınlatmak için kullanılır
- star spangled
- yıldızlarla süslü
- star spangled banner
- amerikan bayrağı
- star spangled banner
- amerikan milli marşı
- star steamer
- (Tekstil) yıldız buharlayıcı
- star stream
- (Astronomi) yıldızlar akıntısı
- star strut
- (İnşaat) çift çapraz destek
- star system
- sin., tiy., müz. star sistemi
- star tracker
- (Askeri) YILDIZ TAKİPÇİSİ: Bir füze veya uçuş halindeki diğer bir cisim üzerinde bulunan ve anteni bir gök cismine göre uyarlayıp füze veya uçuş halindeki cisme, uçuş sırasında güdüm sağlayan teleskopik bir alet
- star tracker
- (Askeri) yıldız takipçisi
- star voltage
- (Elektrik, Elektronik) yıldız gerilim
- star wheel
- (Bilgisayar,Teknik) program tekerleği
- star wheel
- cırcır dişli
- star/ring network
- yıldız/halka yapısında ağ
- standard star
- standart yıldız
- standard star
- ayar yıldızı
- standard star
- standart yıldız, ayar yıldızı
- binary star
- (Tekstil) çift yıldız sistemi
- starred
- {s} yıldızlı
- starred
- yıldız işaretli
- falling star
- ağma
- falling star
- akanyıldız
- fixed star
- durağan yıldız
- flare star
- (Astronomi) parıltılı yıldız
- four star petrol
- süper benzin
- shooting star
- şahap
- shooting star
- (Astronomi) ağma
- shooting star
- (Astronomi) ağan
- super star
- süper star
- variable star
- (Astronomi) değişen yıldız
- wish on a star
- yıldıza bakarak niyet tutmak
- wish upon a star
- yıldıza bakarak niyet tutmak
- North Star
- Demirkazık
- Pole Star
- Demirkazık
- Pole Star
- Kutupyıldızı
- binary star
- çift yıldız
- bronze star
- bronz yıldız
- bronze star medal
- bronz madalya
- circumpolar star
- batmayan yıldız
- co-star
- başrol oyuncularından biri
- comparison star
- dayanak yıldızı
- dark star
- ışık vermeyen yıldız
- dog star
- büyük köpek burcunda en parlak yıldız
- double star
- çift yıldız
- dwarf star
- cüce yıldız
- evening star
- akşam yıldızı
Venüs'e Akşam Yıldızı denilmektedir. Bu dünya'dan bize çok parlak göründüğü için denilmektedir.
- Venus is called the Evening Star. It is called this because it looks so bright to us from Earth.
- evening-star
- Çulpan
- evening-star
- Akşamyıldızı
- falling star
- şahap
- feature as the star
- yıldız gibi parla
- film star
- film yıldızı
- film star
- sinema yıldızı
- five-star hotel
- beş yıldızlı konakçı
- fixed star
- duran yıldız
- giant star
- muhteşem yıldız
- hitch one's waggon to a star
- gözü yükseklerde olmak
- irregular variable star
- düzensiz değişen yıldız
- magnetic variable star
- manyetik değişken yıldız
- main sequence star
- cüce yıldız
- morning star
- sabah yıldızı
Venüs aynı zamanda Sabah Yıldızı olarak da bilinmektedir.
- Venus is also known as the Morning Star.
- movie star
- film yıldızı
- multiple star
- çok yıldız
- north star
- kutupyıldızı
- sea star
- denizyıldızı
- shell star
- kabuklu yıldız
- shooting star
- akanyıldız
- television star
- televizyon yıldızı
- tv star
- televizyon yıldızı
- unlucky star
- felaket habercisi yıldız
- variable star
- değişken yıldız
- stars
- yıldızlar
- starless
- {s} yıldızsız
- starless
- kapalı
- starless
- (sıfat) yıldızsız
- starred
- {s} yıldızı
- starred
- her hangi bir şeyin yıldızı olarak gösterilmiş
- starred
- yıldızlarla donanımı
- starred
- burçların etkisinde olan
- starred
- {s} zodyak'ın etkisinde olan