تعريف stager في الإنجليزية التركية القاموس.
- çok tecrübeli kimse
- eski kurt
- gedikli
- {i} kaşar
- {i} kaçın kurası
- {i} deneyimli kimse
- stage
- (Hukuk) aşama
İşte böylesine kritik bir aşamadayız.
- We are at such a critical stage.
REM uykusu sırasında beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibidir ve bu, rüyalar gördüğün zamanki aşamadır.
- The brain waves during REM sleep are the same as when awake, and it's the stage when you have dreams.
- stage
- (Hukuk) evre
- stage
- sahne
Roger şarkı yazmayı seviyordu. Aynı zamanda kendi şarkılarını sahnede söylemeyi de seviyordu.
- Roger liked writing songs. He also liked to perform his own songs on the stage.
Sahnede dans eden adam benim amcam.
- The man dancing on the stage is my uncle.
- stage
- (Hukuk) kademe
- stage
- sahneye koymak
- stage
- {i} ortam
- stage
- hazırlamak
- stage
- derece
- stage
- {f} düzenlemek
- stage
- iskele
- stage
- {f} sahnelemek
- stage
- mikroskopta bakılacak cismin konulduğu raf
- stage
- erim
- old stager
- eski toprak
- stage
- şano
- stage
- konak
- stage
- faz
- stage
- (Tıp) stad
- stage
- nokta
- stage
- (Biyokimya,Gıda) basamak
- stage
- tertip etmek
- stage
- saha
- stage
- dönem
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
- stage
- (Tıp) staj
- stage
- menzil
- stage
- tiyatro sahnesi
- stage
- sahne yaşamı
- stage
- sahneye konmaya elverişli olmak
- stage
- tiyatro
Yakında büyük tiyatroda ışıklar söndürülecek ve boş sahne hayaletlere terk edilecek.
- Soon, in the great theatre, the lights will be put out, and the empty stage will be left to ghosts.
- stage
- {i} etap
- stage
- 1. Sahneye koymak2. Temsil etmek3. Yürütmek, idare etmek
- stage
- (Mikroskop) tabla, numune tablası
- stage
- sahn
- stage
- etapn
- stage
- safhada
- stage
- aşaması
- stage
- aşamak
- stage
- merhale
- old stager
- gedikli
- old stager
- tecrübeli kimse
- old stager
- kaşar
- old stager
- kaçın kurası
- stage
- yolculuğun bir kısmı
- stage
- aşama,v.sahneye koy: n.aşama
- stage
- {i} aşama, safha, mertebe, evre, basamak, merhale
- stage
- tiyatroculuk
- stage
- {i} tabaka
- stage
- suyun yükseliş derecesi
- stage
- bir günlük mesafe
- stage
- {i} mikroskop lâmı
- stage
- uzay roke
- stage
- {i} safha
- stage
- {f} yönlendirmek
- stage
- (Tıp) Mikroskopta muayene edilecek cismin konulduğu yer
- stage
- (Askeri) TOPLANMAK, KADEME: 1. Bir yerden başka bir yere gitmekte olan kıtaları belirli bir bölgede işleme tabi tutmak. Ayrıca bakınız: "marshalling", "staging area". 2. Füze veya tepki sisteminin, genel olarak yakıt tükenme veya yakıt kesme safhasından sonra ayrılan. kısmı. Kademeler, yanış sırasına göre numaralanır. 3. Bir hava toplanma bölgesindeki bir hava rotasından diğerine geçiş
- stage
- {i} zemin
Booth sahne zeminine çarptığında bacağını kırdı.
- Booth broke his leg when he hit the stage floor.
- stage
- sahne hayatı
- stage
- {i} katman
- stage
- (Tıp) Devre (hasatlık, v.s.), safha, muayene, müddet