Amerika Birleşik Devletleri'nde 50 eyalet vardır.
- In den Vereinigten Staaten gibt es fünfzig Staaten.
Kürtlerin kendi devletleri yok.
- Die Kurden haben keinen eigenen Staat.
Devlet, insanları eziyor.
- Der Staat unterdrückt die Menschen.
Tom yurtluğunda yaşıyor.
- Tom lives on his country estate.
Kendi ülkesinde yurt dışına yolculuk etti.
- He traveled abroad in his own country.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Tom memlekette evi arayabileceği bir yer istedi.
- Tom wanted a place in the country he could call home.
Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.
- Country life is healthier than city life.
Her yaz köye giderim.
- I go to the country every summer.
Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
- A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
- Great artists have no country.
Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.
- The people of this country have become disillusioned with the political establishment.
Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
- In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
Uluslararası bir ticaret yasağı, o ülkenin ekonomisi için bardağı taşıran son damla olabilir.
- An international trade ban could be the last straw for that country's economy.
O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
- That country intervened in the internal affairs of our nation.
Azarbeycan Kafkas bölgesinde en büyük ülkedir.
- Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
Kırsal bölge şehirden daha sessizdir.
- The countryside is quieter than the city.
Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
- Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
Biz kırda sessiz bir gün geçirdik.
- We spent a quiet day in the country.
Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.
- The government has made efforts to make our country clean and green.
Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.
- I feel completely refreshed after spending a week in the country.