Ne yazık ki aynı dili konuşmuyoruz.
- Wie schade, dass wir nicht dieselbe Sprache sprechen.
Esperanto sevgi dilidir.
- Esperanto ist die Sprache der Liebe.
Der Manager hat das Thema zur Sprache gebracht.
Sizin lisanınızı anlamıyorum.
- I can't understand your language.
Güzel Fransızca lisanı kayboldu.
- The beautiful French language is lost.
Kore'de hangi dil konuşulur?
- What language do they speak in Korea?
İspanya'da birçok dil konuşulur.
- They speak many languages in Spain.
Resmi olmayan diksiyon her zaman gizem ve gerçeküstücülükle doludur.
- Informal diction is always full of mystery and surrealism.
Diksiyonunu geliştirmen gerekiyor. Sen gerçekten anlaması çok zorsun.
- You need to improve your diction. You really are very hard to understand.
Arabic is a very important language.
- Arabisch ist eine sehr wichtige Sprache.
Bill Clinton spoke in ambiguous language when asked to describe his relationship with Monica Lewinsky.
- Bill Clinton sprach eine mehrdeutige Sprache, als er gebeten wurde, sein Verhältnis mit Monika Lewinsky zu beschreiben.