Vücudunun her tarafında kırmızı benekler var.
- He has red spots all over his body.
Onun kıyafeti mavi ile beyaz benekli.
- Her dress is blue with white spots.
Satürn üzerindeki beyaz lekelerin, güçlü fırtınalar olduklarına inanılır.
- The white spots on Saturn are believed to be powerful storms.
Gömlekten kan lekelerini nasıl çıkarabilirim?
- How can I remove the spots of blood from the shirt?
Göl bu noktada en derindir.
- The lake is deepest at this spot.
Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!
- Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber!
Tom gizli saklama yerinden anahtarı aldı ve kapıyı açtı.
- Tom got the key from its secret hiding spot and opened the door.
Benim yerime park ettin.
- You're parked in my spot.
Burada bir sürü balık yakaladım. Burası büyük bir balıkçılık bölgesi.
- I've caught a lot of fish here. It's a great fishing spot.
Leyla'nın arabası en son Sami'nin öldürülmesinden bir gün önce mahallede fark edildi.
- Layla's car was last spotted in the neighborhood a day before Sami's murder.
Tom bu odayı tertemiz istiyor.
- Tom wants this room spotless.
Yılanları fark etmek zor olabilir.
- Snakes can be hard to spot.
Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
- The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
Polisler hırsızı olay yerinde tutukladı.
- The police arrested the burglar on the spot.
Polis olay yerinde Tom'un lisansını askıya aldı.
- The police suspended Tom's licence on the spot.
Ben kendimi zor durumda buldum.
- I found myself in a tight spot.
Sami zor durumda olduğunu biliyordu.
- Sami knew he was in a tight spot.
Ben eğlence yerinde tutuklandım.
- I was arrested on the spot.
Would you like to come round on Sunday for a spot of lunch?.
The fans were very unhappy with the referee's spot of the ball.
She was in a real spot when she ran into her separated husband while on a date.
I like to eat lunch in a pleasant spot outside.
I think she's got chicken pox; she's covered in spots.
I have tried everything, and I can’t get this spot out.
I spotted the carpet where the child dropped spaghetti.
I’ll spot you ten dollars for lunch.
Try to spot the differences between these two entries.
Here's the twenty bucks I owe you, a ten spot and two five spots.