Her şeyi berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil everything.
Senin için sonunu berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil the ending for you.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Hayatımdaki en iyi anı bozmak mı istiyorsun?
- Do you want to spoil the best moment in my life?
Sürprizi bozmak istemiyorum.
- I don't want to spoil the surprise.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Süt çabuk bozulur mu?
- Does milk spoil quickly?
Buzdolabını açtığımda, etin bozulduğunu gördüm.
- When I opened the refrigerator, I noticed the meat had spoiled.
Çocuklara yüz verip şımartma.
- Don't spoil the children.
Çocuklar şımartılmamalı.
- Children should not be spoiled.
Roger, that rich Bishop of Salisbury, spoiled of his goods by King Stephen, through grief ran mad, spoke and did he knew not what.
... I'LL GIVE THE SPOILED LITTLE BRAT A CHANCE. ...
... AND YOU'RE NOTHING BUT A SPOILED LITTLE POSER. ...