تعريف spitting في الإنجليزية التركية القاموس.
- şişleme
- {f} tükür
Onun yere tükürme alışkanlığı vardır.
- He has the habit of spitting on the ground.
- tükürerek
- (Askeri) Bir hava denizaltı savunma harbi harekatında, "ses şamandıralarını döşemek üzereyim veya düşüyorum, birkaç dakika içinde telsiz temasım kesilecek" anlamında bir kod. Eğer bir denizaltıdan gönderilirse, denizaltının bir ses şamandırası yerleştirdiğini belirtir
- {i} tükürme
Onun yere tükürme alışkanlığı vardır.
- He has the habit of spitting on the ground.
- {i} tüküren
- yeterli
- spit
- {f} tükürmek
Singapur'da yere tükürmek bir suçtur.
- In Singapore, it is a crime to spit on the ground.
- spit
- {i} tükürük
Bir yüzyıl önce, tükürük hokkaları hala kullanılıyordu.
- A century ago, spittoons were still used.
- spitting image of
- aynı
- spitting image of
- tıpkısı
- spitting out
- tükürme dışarı
- spitting up
- tükürme
- spit
- {i} şiş
Şişman olmasına rağmen güzeldi.
- In spite of being fat, she was pretty.
- spit
- {f} çıkarmak
- spit
- {f} basmak (çığlık)
- spit
- {f} haykırmak
- spit
- {i} tükürme
Onun tükürme şekline katlanamam.
- I can't put up with the way he spits.
Onun yere tükürme alışkanlığı vardır.
- He has the habit of spitting on the ground.
- spit
- {f} tükür
Eğer tadı kötüyse, onu tükür.
- If it tastes bad, spit it out.
Tom sakızını tükürdü.
- Tom spit out his gum.
- spit
- süngülemek
- spit
- serpmek
- spit
- (Askeri) kıyı oku
- spit
- (Coğrafya) kıyı dili
- spit
- saplamak
- spit
- kebap şişi
- spit
- dil
Dil zorluğuna rağmen biz kısa sürede arkadaş olduk.
- In spite of the language difficulty, we soon became friends.
Diyetime rağmen, bir dilim çikolatalı kek almaktan kendimi alamadım.
- In spite of my diet, I couldn't help taking a slice of chocolate cake.
- be the spitting image of/be the spit and image of
- k. dili hık demiş (birinin) burnundan düşmüş olmak
- spit
- (Coğrafya) Deniz vb. bir su kütlesine doğru uzayan kara uzantısı
- very image of/spitting image of
- tıpkısı, benzeri, aynı, hık demiş burnundan düşmüş
- be the spitting image
- {k} hık demiş (birinin) burnundan düşmüş olmak
- spit
- aşırı intizam
- spit
- {i} tıslama
- spit
- {f} şişlemek
- spit
- {f} çiselemek
- spit
- {i} kum tepecikli kumsal
- spit
- {f} (kedi) tıslamak
- spit
- {f} (kar) serpelemek, serpiştirmek, atıştırmak
- spit
- {f} cızırdamak
- spit
- coğr
- spit
- {i} tıpatıp aynı
- spit
- serpelemek
- spit
- {f} söylemek
- spit
- {i} çiseleme
- spit
- çisenti
- spit
- {f} saçmak
- spit
- {i} salya
- spit
- {f} (eti) şişe geçirmek
- spit
- bel/dil/şiş/tükürük
- spit
- {i} kopya
- spit
- {i} denize uzanan kara parçası
- spit
- {f} çıtırdamak
- spit
- {f} (birini) şişle öldürmek, şişlemek; süngüyle öldürmek, süngülemek
- spit
- {f} tıslamak
- spit
- meç saplamak
- spit
- şiş saplamak
- spit
- spit şişe geçir/tükür
- spit
- {f} serpiştirmek
- spit
- {f} (spit/spat, --ting)
- spit
- {f} fokurdamak
- spit
- {i} bir bel boyu derinlik (toprak)
- spit
- {f} şişe geçirmek
- spit
- {i} şiş (kebap)
- spit
- bir bel boyu derinlik
- the spitting image
- (deyim) the sptting image (of sth./someone) tipkisi ,hik demis burnundan dusmus
- very image of/spitting
- tıpkısı, benzeri, aynı, hık demiş burnundan düşmüş