She undressed to take a bath.
- O, duş almak için soyundu.
Tom undressed and got in the bathtub.
- Tom soyundu ve küvete girdi.
Tom undressed and got into bed.
- Tom soyundu ve yatağa girdi.
Tom closed the curtains before he got undressed.
- Tom soyunmadan önce perdeleri kapattı.
Even the human race will become extinct one day.
- İnsan ırkı bile bir gün soyu tükenmiş olacak.
All humans on Earth are descended from a common ancestor.
- Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.
English and German share a common ancestor.
- İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.
Their family name is written on their mailbox.
- Onların soyadı posta kutusunda yazılıdır.
Write only your family name in capitals.
- Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
Tom is peeling the potatoes.
- Tom patatesleri soyuyor.
I'm peeling the celery and the potatoes.
- Kerevizi ve patatesleri soyuyorum.
I am a decendant of Isreal's famous King David.
- Ben İsrail'in ünlü kralı Davut'un soyundanım.
She's a descendant of King George!
- O, Kral George'un soyundandır.
The natives of the North-West Pacific Coast of America were probably descendants of tribes from Asia.
- Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.
She is of American parentage.
- O, Amerikan soyundandır.
Layla was socially isolated by her parents, especially her mother.
- Leyla ailesi tarafından, özellikle de annesi tarafından sosyal olarak soyutlanmıştı.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
He was arrested as an accessory to the robbery.
- Soygunun suç ortağı olarak tutuklandı.
Dan said his house had been burglarized.
- Dan evinin soyulduğunu söyledi.
Sami's house has been burglarized.
- Sami'nin evi soyuldu.
She stripped the child and put him in the bath.
- O, çocuğu soydu ve onu banyoya koydu.
She is of American parentage.
- O, Amerikan soyundandır.
English and German share a common ancestor.
- İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.
The English language is cognate to the German language.
- İngiliz dili Alman diline soydaştır.
Please peel the potatoes.
- Lütfen patatesleri soy.
I'm peeling the celery and the potatoes.
- Kerevizi ve patatesleri soyuyorum.
We were burgled once.
- Biz bir kez soyulduk.
She stripped the child and put him in the bath.
- O, çocuğu soydu ve onu banyoya koydu.
Tragedy is the entertainment of the nobles.
- Trajedi soyluların eğlencesidir.
Helium, neon, argon, krypton, xenon and radon are noble gases.
- Helyum, neon, argon, kripton, ksenon ve radon soy gazlardır.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
Some abstract art is difficult to understand.
- Bazı soyut sanatları anlaması zordur.
Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.
- Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.
My father struggled with the robber.
- Babam soyguncu ile mücadele etti.
Pour in four tablespoonfuls of sherry and four tablespoonfuls of soy, as much vinegar as the jar will hold, and cover closely until wanted.
The soy crop is looking good this year.
Sade yoğurt ve soya sütü ekleyin.
- Add plain yogurt and soy milk.
Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor.
- The company produces soy sauce and other food products.
Tom soya fasulyesi fiyatlarının neden düştüğünü merak ediyordu.
- Tom wondered why soybean prices were dropping.
Tavuk, ton balığı ve soya fasulyesi iyi protein kaynaklarıdır.
- Chicken, tuna and soybeans are good sources of protein.