Zemindeki tozu bir elektrik süpürgesi ile emdi.
- I sucked up the dust on the floor with a vacuum cleaner.
Atlar, koşarken toz yapar.
- The horses make dust as they run.
Mary roket gibi havalandı. Tom, onun arkasında bıraktığı toz bulutunun içinde kayboldu.
- Mary took off like a rocket. Tom disappeared in the dust cloud she left behind her.
Her geçen araba bir toz bulutu kaldırdı.
- Each passing car threw up a cloud of dust.