sole; being the only one of a type

listen to the pronunciation of sole; being the only one of a type
الإنجليزية - التركية

تعريف sole; being the only one of a type في الإنجليزية التركية القاموس.

lone
yalnız

O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı. - She always comforted herself with music when she was lonely.

Bu şehir sen olmadan soğuk ve yalnız. - This city is cold and lonely without you.

lone
{s} kimsesiz
lone
{s} tek

Tek başıma olmam yalnız olduğum anlamına gelmez. - Just because I'm alone doesn't mean I'm lonely.

Japonlara göre, tek başına uyuyan bir Amerikan bebeği yalnız görünüyor. - To Japanese, an American baby sleeping by himself seems lonely.

lone
tek başına mücadele eden siyasi aday
lone
ıssız

O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor. - He lives in this lonely place by himself.

Tom olmadan burası çok ıssız olacak. - It's going to be very lonely here without Tom.

lone
lone hand kağıt oyununda refakatsiz oynayan kimse
الإنجليزية - الإنجليزية
lone
sole; being the only one of a type
المفضلات